Gelin bu üretken ve usta sanatçının 70 yıllık hayat öyküsünü bir hatırlayalım. Nerelerde okuduğunu, tiyatro serüveninin nasıl başladığını, nerelerden geçtiğini bir kez daha gözden geçirelim. Bir de içinde kalan en büyük ukdeyi… Yani belki de şu ana kadar gerçekleştiremediği tek hayalini…
Ferhan Şensoy, geçen haziran ayında verdiği bir röportajda son dönemde giderek ağırlık kazanan dijital işlerin çok ilgisini çekmediğini söyleyerek “Şahları da Vururlar’ı yeniden oynamak istiyorum. İçimde ukde kaldı” demişti.
Ortaoyuncular ekibinin sorularını yanıtlayan Şensoy yine aynı söyleşi de babası Yusuf Cemil Şensoy’un tiyatrocu olmasını istemediğini de anlatmıştı. Şensoy, o günleri şöyle ifade etti: “Babam tiyatrocu olmamı istemiyordu. Sürüneceğimi düşünüyordu. ‘Şahları da Vururlar’ın 3’üncü yılında izlemeye geldi annemle. Heyecandan ölmek üzereydi. Ben sahneye çıkınca babam suratıma hiç gülmedi. Ben yokken kahkahalar atıyor, ben çıkınca sus pus. Yıllar sonra bir akrabamıza şöyle demiş: ‘Ferhan çok büyük işler başardı, hiç tahmin edemediğim yerlere geldi, onunla gurur duyuyorum.’ Babam benimle gurur duyduğunu bana hiç söylemedi.”
Türk tiyatrosuna unutulmaz eserler bırakan Ferhan Şensoy, 26 Şubat 1951’de Samsun’un Çarşamba ilçesinde dünyaya geldi. Annesi ilkokul öğretmeni Müjgan Hanım, babası ise o dönemde Çarşamba’nın belediye başkanı olan Yusuf Cemil Şensoy’du. Ailesinin ilk çocuğu olan Ferhan Şensoy’un Ragıbe adında bir ablası ve Ahmet adında bir erkek kardeşi vardı.
Şensoy, 1957 yılında Samsun Osman Paşa İlkokulu’na. 1961 yılında da Galatasaray Lisesi’ne girdi. Fakat bu lisede bir süre okuduktan sonra 1970 yılında Çarşamba’da lise öğrenimini tamamladı. Şensoy, ilk gençlik yıllarından itibaren sanatla ilgilenmeye başladı. Özellikle de yazım ve tiyatro en çok ilgisini çeken alanlardı. Şiirleri 1969 yılında Yeni Ufuklar ve Soyut dergilerinde yayınlanmaya başladı. Yazdığı skeçler ise 1970 yılından itibaren Devekuşu Kabare tarafından sahnelenmeye başladı.
Ferhan Şensoy, liseyi bitirdikten sonra Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimarlık bölümüne girdi. O dönemde Je M’en Fous Bilader adında yarı Türkçe yarı Fransızca bir oyun yazdı. Bu oyun kendi kurduğu Galatarasay Oyuncuları adlı amatör topluluk tarafından Haldun Taner önderliğinde Devekuşu Kabare tiyatrosunun salonunda prova yaptı. Ardından da Galatasaray’ın Fenerbahçe tesislerinde perde açtı.
Şensoy, tiyatro dünyasına profesyonelliğe ise 1971’de Ayfer Feray Tiyatrosu’nda Grup Oyuncuları ile birlikte başladı. Bu ilk profesyonel oyunculuk deneyimiydi. İlk profesyonel yönetmenlik deneyimini ise Paravana Kabare’nin Güm Güm Güm adlı İsmet Küntay imzalı oyununda yaşadı.
1972’de Fransa’ya giden Şensoy, Strasbourg Ecole Superieure d’Art Dramatique adlı okulda tiyatro eğitimine başladı. Bir yıl sonra yönetmen Jerome Savary’nin asistanı oldu. O dönemde Maic Circus- De Moise M Mao adlı oyunda oynadı. Yine o dönemde Godot Go Home adında Fransızca bir oyun yazdı. Bu aslında Şensoy’un ilk oyun denemesi olan Güle Güle Godot’nun Fransızca olarak yeniden kaleme alınmış şekliydi. Şensoy, Nazım Hikmet, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Yunus Emre’nin eserlerinden parçaların Fransızcaya çevrilmiş şeklinden oluşan Proche Orient Lointain’ı kaleme aldı.
Ferhan Şensoy, 70’li yılların ilk yarısını yurt dışında geçirdi. 1975 yılında Radio Canada’da yayınlanan Ce Fou De Gogol adlı oyun ile Montreal’de en iyi yabancı yazar ödülünü kazandı. 1976’da Türkiye’ye döndü ve Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu’da kendisinin kaleeme aldığı Dur Konuşma Sus Söyleme adlı oyunda rol aldı. Aynı yılTV için skeçler yazmaya başladı. O dönemde Ali Poyrazoğlu ile birlikte rol aldığı bir skeçte üstlendiği garson rolüyle ilk kez ekrana çıktı.
TÜRKİYE’YE DÖNÜŞ
Ferhan Şensoy, bir dönem Nisa Serezli- Tolga Aşkıner Tiyatrosu’nda görev aydı. 1976’da hem TRT için hem de Devekuşu Kabare izin skeçler yazdı.
Şensoy, 1977’de Kazancı Yokuşu adlı ilk kitabını yayınladı. O süreçte Temel Gürsu’nun yönettiği Kızını Dövmeyen Dizini Döver adlı filmde rol aldı. Bir yıl sonra Mete İnselel ile birlikte Anyamanya Kumpanya adlı bir topluluk kurdu. Kendisinin kaleme aldığı İdi Amin Avantadan Lavanta adlı oyunda hem rol aldı hem de oyunu sahneye koydu.
Şensoy o dönemde Anyamanya Kumpanya’dan ayrılıp tekrar Ayfer Feray Tiyatrosu’na geçti. Süreç içinde TRT için kendi yazdığı Sizin Dershane dizisinde oynadı ve eş zamanlı olarak yazıp yönettiği ve müziklerini de hazırladığı Hayrola Karyola adlı oyunda da sahneye çıktı.
ADIYLA ÖZDEŞLEYEN TOPLULUK
Üretken bir sürece giren Ferhan Şensoy, Dedikodu Şov adlı bir kabare kaleme aldı. Bu müzikalde Adile Naşit, Perran Kutlan, Pakize Suda, Sevda Karaca rol aldı. Kabarede İstanbul Gelişim Orkestrası da şarkıları seslendirdi. Ferhan Şensoy, kendi adıyla özdeşleşen ve Türk tiyatrosunda unutulmaz izler bırakan Ortaoyuncular’ı 1980’de kurdu.
14 Mart 1980’de Harbiye Yapı Endüstri Merkezi Salonu’nda ilk kez perdelerini açan Ortaoyuncular; Türk tiyatrosunun unutulmazları arasına girdi. Ortaoyuncular bünyesinde Nöbetçi Oyuncular adında bir gençlik grubu da kuran Şensoy, yeni nesillerin Türk tiyatrosuna kazandırılmasına da destek oldu.
Ortaoyuncular ile birlikte Şensoy, Şahları da Vururlar, Parasız Yaşamak Pahalı, Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı gibi hala hafızalardan silinmeyen oyunlar sahneledi.
Ferhan Şensoy, 1989’da Kel Hasan Efendi’den günümüze gelen Ortaoyuncuları Kavuğu’nu Münir Özkul’dan devraldı. Şensoy’un Türk tiyatrosuna en büyük katkılarından biri de Ses Tiyatrosu oldu. Tarihi Ses Opereti’ni onardı ve Ses 1885 adıyla açtı. Sahnenin onarılmasının ardından Ortaoyuncular, Soyut Padişah’ı oynadıkları Küçük Sahne’den Ses 1885’e taşındılar. Aynı yıl, yönetmenliğini Yavuz Özkan’ın yaptığı Büyük Yalnızlık filminde Sezen Aksu ile birlikte oynadı.
1990’da, Pierre Henri Cami’nin yaşamı ve yapıtlarından yola çıkarak yazdığı Yorgun Matador’u yönetti. 1991’de Ünye’li amatör yazar Cihan Öksüz’ün skeçlerinden oluşturduğu, Aşkımızın Gemisi Fındık Kabuğu oyununda yönetmenlik ve oyunculuk yapan Şensoy’un İstanbul’u Satıyorum adlı eseri, Tomris Uyar tarafından İngilizce’ye çevrildi.
Aynı sene, Güle Güle Godot’yu ve bir özel kanal için yaptığı, Varsayalım İsmail dizisini yeniden yazan Şensoy, yayınlanan Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı kitabı ile bir kez daha Nokta Dergisi’nin Doruktakiler Ödülü’nü kazandı. 1992’de, İngilizce Bilmeden Hepinizi I Love You kitabı yayınlanan Şensoy, yazdığı ve yönettiği, Fikret Kızılok’un müziğini yaptığı, Köhne Bizans Operası’nda oynadı. Ferhangi Şeyler, Sidney ve Melbourne’de sergilenirken, Güle Güle Godot gösterileri devam etmekteydi.
Kanal D televizyonunda, Bağımsız Federe Ferhan Şensoy Televizyonu isimli haftalık bir program yapan Şensoy yine aynı kanal için hazırladığı Boşgezen ve Kalfası adlı diziyle de hafızalarda yer etti.
1997’de, Aptallara Güzel Gelen Televizyon Dizileri’nin Londra’da iki kez sergilenmesinin ardından, Haldun Taner’in, düzyazı, öykü, skeç ve şarkılarından, Haldun Taner Kabare isimli bir oyun kurgulayan ve Derya Baykal’ın sahneye koyduğu oyunda rol alan Şensoy, o sene 11 Aralık’ta, kendisine En Başarılı İletişimciler Ödülü ve En İyi Deneme Yazarı Ödülleri’ni getiren Ferhangi Şeyler gösterisini 1266. kez sahneleyerek, onarımı tamamlanan Ses 1885’i yeniden açtı.
1998’de, Falınızda Rönesans Var adlı bir kitabı yayınlanan Şensoy, yazdığı Çok Tuhaf Soruşturma adlı oyunun sahneye koydu. Amsterdam ve Brüksel’de sergilenen Ferhangi Şeyler, Münih, Köln, Stuttgart, Essen, Frankfurt, en:Den Bosch, Sidney ve Melbourne’da sergilenen Felek Bir Gün Salakken de, 400. gösterisine ulaştı.
Şensoy, tiyatro ve edebiyatın yanı sıra sinema konusunda da üretkendi. Aşk Dediğin Laf Değildir, Kızını Dövmeyen Dizini Döver, Köşedönücü, Bir Bilen, Büyük Yalnızlık, Şans Kapıyı Kırınca – Presidente Carlos ve Kuddusi Yurdum, Pardon, Son Ders: Aşk ve Üniversite, Muhalif Başkan gibi filmlerle sinema seyircisinin de hafızasında silinmez izler bıraktı.
Şensoy, Türk tiyatrosunda bir gelenek olan Kel Hasan’ın kavuğunu Münir Özkul’dan devraldı. Orta oyunun temsil eden bu kavuğu daha sonra da 2016 yılında Rasim Öztekin’e devretmişti.
Ferhan Şensoy, kendisi gibi usta bir tiyatrocu olan Derya Baykal ile 1988 yılında evlendi. Çiftin, Derya ve Müjgan Ferhan adında iki tane kızı bulunuyor. Şensoy ve Baykal, evliliklerini 2004 yılında bitti.
Gelin bu üretken ve usta sanatçının 70 yıllık hayat öyküsünü bir hatırlayalım. Nerelerde okuduğunu, tiyatro serüveninin nasıl başladığını, nerelerden geçtiğini bir kez daha gözden geçirelim. Bir de içinde kalan en büyük ukdeyi… Yani belki de şu ana kadar gerçekleştiremediği tek hayalini…
Ferhan Şensoy, geçen haziran ayında verdiği bir röportajda son dönemde giderek ağırlık kazanan dijital işlerin çok ilgisini çekmediğini söyleyerek “Şahları da Vururlar’ı yeniden oynamak istiyorum. İçimde ukde kaldı” demişti.
Ortaoyuncular ekibinin sorularını yanıtlayan Şensoy yine aynı söyleşi de babası Yusuf Cemil Şensoy’un tiyatrocu olmasını istemediğini de anlatmıştı. Şensoy, o günleri şöyle ifade etti: “Babam tiyatrocu olmamı istemiyordu. Sürüneceğimi düşünüyordu. ‘Şahları da Vururlar’ın 3’üncü yılında izlemeye geldi annemle. Heyecandan ölmek üzereydi. Ben sahneye çıkınca babam suratıma hiç gülmedi. Ben yokken kahkahalar atıyor, ben çıkınca sus pus. Yıllar sonra bir akrabamıza şöyle demiş: ‘Ferhan çok büyük işler başardı, hiç tahmin edemediğim yerlere geldi, onunla gurur duyuyorum.’ Babam benimle gurur duyduğunu bana hiç söylemedi.”
Türk tiyatrosuna unutulmaz eserler bırakan Ferhan Şensoy, 26 Şubat 1951’de Samsun’un Çarşamba ilçesinde dünyaya geldi. Annesi ilkokul öğretmeni Müjgan Hanım, babası ise o dönemde Çarşamba’nın belediye başkanı olan Yusuf Cemil Şensoy’du. Ailesinin ilk çocuğu olan Ferhan Şensoy’un Ragıbe adında bir ablası ve Ahmet adında bir erkek kardeşi vardı.
Şensoy, 1957 yılında Samsun Osman Paşa İlkokulu’na. 1961 yılında da Galatasaray Lisesi’ne girdi. Fakat bu lisede bir süre okuduktan sonra 1970 yılında Çarşamba’da lise öğrenimini tamamladı. Şensoy, ilk gençlik yıllarından itibaren sanatla ilgilenmeye başladı. Özellikle de yazım ve tiyatro en çok ilgisini çeken alanlardı. Şiirleri 1969 yılında Yeni Ufuklar ve Soyut dergilerinde yayınlanmaya başladı. Yazdığı skeçler ise 1970 yılından itibaren Devekuşu Kabare tarafından sahnelenmeye başladı.
Ferhan Şensoy, liseyi bitirdikten sonra Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimarlık bölümüne girdi. O dönemde Je M’en Fous Bilader adında yarı Türkçe yarı Fransızca bir oyun yazdı. Bu oyun kendi kurduğu Galatarasay Oyuncuları adlı amatör topluluk tarafından Haldun Taner önderliğinde Devekuşu Kabare tiyatrosunun salonunda prova yaptı. Ardından da Galatasaray’ın Fenerbahçe tesislerinde perde açtı.
Şensoy, tiyatro dünyasına profesyonelliğe ise 1971’de Ayfer Feray Tiyatrosu’nda Grup Oyuncuları ile birlikte başladı. Bu ilk profesyonel oyunculuk deneyimiydi. İlk profesyonel yönetmenlik deneyimini ise Paravana Kabare’nin Güm Güm Güm adlı İsmet Küntay imzalı oyununda yaşadı.
1972’de Fransa’ya giden Şensoy, Strasbourg Ecole Superieure d’Art Dramatique adlı okulda tiyatro eğitimine başladı. Bir yıl sonra yönetmen Jerome Savary’nin asistanı oldu. O dönemde Maic Circus- De Moise M Mao adlı oyunda oynadı. Yine o dönemde Godot Go Home adında Fransızca bir oyun yazdı. Bu aslında Şensoy’un ilk oyun denemesi olan Güle Güle Godot’nun Fransızca olarak yeniden kaleme alınmış şekliydi. Şensoy, Nazım Hikmet, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Yunus Emre’nin eserlerinden parçaların Fransızcaya çevrilmiş şeklinden oluşan Proche Orient Lointain’ı kaleme aldı.
Ferhan Şensoy, 70’li yılların ilk yarısını yurt dışında geçirdi. 1975 yılında Radio Canada’da yayınlanan Ce Fou De Gogol adlı oyun ile Montreal’de en iyi yabancı yazar ödülünü kazandı. 1976’da Türkiye’ye döndü ve Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu’da kendisinin kaleeme aldığı Dur Konuşma Sus Söyleme adlı oyunda rol aldı. Aynı yılTV için skeçler yazmaya başladı. O dönemde Ali Poyrazoğlu ile birlikte rol aldığı bir skeçte üstlendiği garson rolüyle ilk kez ekrana çıktı.
TÜRKİYE’YE DÖNÜŞ
Ferhan Şensoy, bir dönem Nisa Serezli- Tolga Aşkıner Tiyatrosu’nda görev aydı. 1976’da hem TRT için hem de Devekuşu Kabare izin skeçler yazdı.
Şensoy, 1977’de Kazancı Yokuşu adlı ilk kitabını yayınladı. O süreçte Temel Gürsu’nun yönettiği Kızını Dövmeyen Dizini Döver adlı filmde rol aldı. Bir yıl sonra Mete İnselel ile birlikte Anyamanya Kumpanya adlı bir topluluk kurdu. Kendisinin kaleme aldığı İdi Amin Avantadan Lavanta adlı oyunda hem rol aldı hem de oyunu sahneye koydu.
Şensoy o dönemde Anyamanya Kumpanya’dan ayrılıp tekrar Ayfer Feray Tiyatrosu’na geçti. Süreç içinde TRT için kendi yazdığı Sizin Dershane dizisinde oynadı ve eş zamanlı olarak yazıp yönettiği ve müziklerini de hazırladığı Hayrola Karyola adlı oyunda da sahneye çıktı.
ADIYLA ÖZDEŞLEYEN TOPLULUK
Üretken bir sürece giren Ferhan Şensoy, Dedikodu Şov adlı bir kabare kaleme aldı. Bu müzikalde Adile Naşit, Perran Kutlan, Pakize Suda, Sevda Karaca rol aldı. Kabarede İstanbul Gelişim Orkestrası da şarkıları seslendirdi. Ferhan Şensoy, kendi adıyla özdeşleşen ve Türk tiyatrosunda unutulmaz izler bırakan Ortaoyuncular’ı 1980’de kurdu.
14 Mart 1980’de Harbiye Yapı Endüstri Merkezi Salonu’nda ilk kez perdelerini açan Ortaoyuncular; Türk tiyatrosunun unutulmazları arasına girdi. Ortaoyuncular bünyesinde Nöbetçi Oyuncular adında bir gençlik grubu da kuran Şensoy, yeni nesillerin Türk tiyatrosuna kazandırılmasına da destek oldu.
Ortaoyuncular ile birlikte Şensoy, Şahları da Vururlar, Parasız Yaşamak Pahalı, Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı gibi hala hafızalardan silinmeyen oyunlar sahneledi.
Ferhan Şensoy, 1989’da Kel Hasan Efendi’den günümüze gelen Ortaoyuncuları Kavuğu’nu Münir Özkul’dan devraldı. Şensoy’un Türk tiyatrosuna en büyük katkılarından biri de Ses Tiyatrosu oldu. Tarihi Ses Opereti’ni onardı ve Ses 1885 adıyla açtı. Sahnenin onarılmasının ardından Ortaoyuncular, Soyut Padişah’ı oynadıkları Küçük Sahne’den Ses 1885’e taşındılar. Aynı yıl, yönetmenliğini Yavuz Özkan’ın yaptığı Büyük Yalnızlık filminde Sezen Aksu ile birlikte oynadı.
1990’da, Pierre Henri Cami’nin yaşamı ve yapıtlarından yola çıkarak yazdığı Yorgun Matador’u yönetti. 1991’de Ünye’li amatör yazar Cihan Öksüz’ün skeçlerinden oluşturduğu, Aşkımızın Gemisi Fındık Kabuğu oyununda yönetmenlik ve oyunculuk yapan Şensoy’un İstanbul’u Satıyorum adlı eseri, Tomris Uyar tarafından İngilizce’ye çevrildi.
Aynı sene, Güle Güle Godot’yu ve bir özel kanal için yaptığı, Varsayalım İsmail dizisini yeniden yazan Şensoy, yayınlanan Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı kitabı ile bir kez daha Nokta Dergisi’nin Doruktakiler Ödülü’nü kazandı. 1992’de, İngilizce Bilmeden Hepinizi I Love You kitabı yayınlanan Şensoy, yazdığı ve yönettiği, Fikret Kızılok’un müziğini yaptığı, Köhne Bizans Operası’nda oynadı. Ferhangi Şeyler, Sidney ve Melbourne’de sergilenirken, Güle Güle Godot gösterileri devam etmekteydi.
Kanal D televizyonunda, Bağımsız Federe Ferhan Şensoy Televizyonu isimli haftalık bir program yapan Şensoy yine aynı kanal için hazırladığı Boşgezen ve Kalfası adlı diziyle de hafızalarda yer etti.
1997’de, Aptallara Güzel Gelen Televizyon Dizileri’nin Londra’da iki kez sergilenmesinin ardından, Haldun Taner’in, düzyazı, öykü, skeç ve şarkılarından, Haldun Taner Kabare isimli bir oyun kurgulayan ve Derya Baykal’ın sahneye koyduğu oyunda rol alan Şensoy, o sene 11 Aralık’ta, kendisine En Başarılı İletişimciler Ödülü ve En İyi Deneme Yazarı Ödülleri’ni getiren Ferhangi Şeyler gösterisini 1266. kez sahneleyerek, onarımı tamamlanan Ses 1885’i yeniden açtı.
1998’de, Falınızda Rönesans Var adlı bir kitabı yayınlanan Şensoy, yazdığı Çok Tuhaf Soruşturma adlı oyunun sahneye koydu. Amsterdam ve Brüksel’de sergilenen Ferhangi Şeyler, Münih, Köln, Stuttgart, Essen, Frankfurt, en:Den Bosch, Sidney ve Melbourne’da sergilenen Felek Bir Gün Salakken de, 400. gösterisine ulaştı.
Şensoy, tiyatro ve edebiyatın yanı sıra sinema konusunda da üretkendi. Aşk Dediğin Laf Değildir, Kızını Dövmeyen Dizini Döver, Köşedönücü, Bir Bilen, Büyük Yalnızlık, Şans Kapıyı Kırınca – Presidente Carlos ve Kuddusi Yurdum, Pardon, Son Ders: Aşk ve Üniversite, Muhalif Başkan gibi filmlerle sinema seyircisinin de hafızasında silinmez izler bıraktı.
Şensoy, Türk tiyatrosunda bir gelenek olan Kel Hasan’ın kavuğunu Münir Özkul’dan devraldı. Orta oyunun temsil eden bu kavuğu daha sonra da 2016 yılında Rasim Öztekin’e devretmişti.
Ferhan Şensoy, kendisi gibi usta bir tiyatrocu olan Derya Baykal ile 1988 yılında evlendi. Çiftin, Derya ve Müjgan Ferhan adında iki tane kızı bulunuyor. Şensoy ve Baykal, evliliklerini 2004 yılında bitti.